Hülya Avşar (1963 - .... )
|
|
1963 yılında Balıkesir'de doğan Hülya Avşar, Ankara Cumhuriyet Lisesi'nden mezun oldu. Daha sonra D.S.İ. Kulübü'nde yüzmeye başlayıp birçok müsabakaya katıldı. 1982 yılında İstanbul'a taşındıktan sonra "Bulvar" gazetesinin düzenlediği güzellik yarışmasına katılıp birincilik aldı. İlerki tarihlerde reklam filmlerinde oynadı, 70'e yakın filmde başrol oyunculuğu yaptı. Moskova'daki uluslararası sinema festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Kariyerine müzik eğitimi aldıktan sonra müzikaller, yurtiçi ve yurtdışı konserleri, 6 albüm ve bir single ile devam etti.
2000 yılında Kral Tv tarafından düzenlenen yılın müzik ödüllerinde en iyi kadın şarkıcı ödülüne layık görüldü. Bir sene kadar Günaydın Gazetesi'nde köşe yazarlığı yaptıktan sonra, Show Tv Kanalı'nda Hülya Avşar Show'u yaptı. Bu tv şovuyla aynı anda sergilediği tek kişilik tiyatro oyunundan başka, reklam filmlerinde oynamakta, Hülya adlı aylık derginin editörlüğünü yapmakta ve bir kitap yazmaktadır. Tenise olan merakı kendisine TED 2001 çiftler turnuvası birincilik ödülünü kazandırmıştır. Ağırlıklı olarak tenis ve spora zaman ayıran, vakıf ve derneklere büyük ilgisi olan Hülya Avşar, köşe yazarlığı da yapmaktadır.
İşadamı Kaya Çilingiroğlu ile bir süre evli olan Hülya Avşar, Zehra isimli bir kız çocuk annesidir.
Sanatçı Hülya Avşar ile eşi Kaya Çilingiroğlu Kadıköy 3. Aile Mahkemesi'nde yapılan duruşmay latek celsede boşandı. Mahkeme, yaklaşık bir saat süren duruşma sonunda, "şiddetli geçimsizlik nedeniyle aile birliğinin sarsıldığı" gerekçesiyle tarafların boşanmasına karar verdi. Mahkemenin, çiftin çocukları Zehra'nın velayetini Hülya Avşar'a verdiği öğrenildi.
Anne tarafından Balıkesir'li olan Avşar'ın baba tarafı Ardahan/Hasköy'lü . Hülya Avşar'ın mensup olduğu Pirebat Aşireti devlet arşivlerindeki bilgilere göre Şanlıurfa'dan Ardahan'a göç etmiş bir aşirettir.Bulvar Gazetesi'nin düzenlediği Kâinat Güzellik Yarışmasında birinci seçildi (1982), fakat evlendiği ortaya çıkınca tacı geri alındı. 1983 yılı Avşar'ın yaşamında dönüm noktasıydı. Fikret Hakan ve Salih Güney ile başrolü paylaştığı "Haram" filmi ile kariyerine başladı.
Kariyerine müzik eğitimi aldıktan sonra müzikaller, yurtiçi ve yurtdışı konserleri, 6 albüm ve bir single ile devam etti. 2000 yılında Kral TV tarafından düzenlenen yılın müzik ödüllerinde en iyi kadın şarkıcı ödülüne layık görüldü. Bir Medyapım tarafından talk show formatında yayınlanan programın yönetmenliğini Birkan Uz ve Uğur Aksay yaptı. Hülya sene kadar Günaydın Gazetesi'nde köşe yazarlığı yaptıktan sonra, Show TV Kanalı'nda Hülya Avşar Show'u yaptı. Avşar Show aynı zamanda Türkiye'de ilk defa Uğur Aksay tarafından uygulanan 16/9 mm sinematografik formattaki dijital rejili seti ile çekilen show programı olma özelliğini taşımaktadır.
Bu tv şovuyla aynı anda sergilediği tek kişilik tiyatro oyunundan başka, reklam filmlerinde oynamakta, Hülya adlı aylık derginin editörlüğünü yapmaktadır.
Kaya Çilingiroğlu ile olan evliliğinden Zehra isminde bir kız çocuğu sahibidir. Çift 2005 yılında boşandı. Türkiye nin en medyatik kadını tanınan Hülya Avşar yıllardır vergi rekortmeni olmaktadır.
TV Dizileri
Kadın severse (2006)
Kadın İsterse (2004)
Zümrüt (2004)
Savunma (2000)
Ah Bir Zengin Olsam (1998)
Süper Yıldız (1995)
Sevginin Gücü (1993)
Albümleri
Herşey Gönlünce Olsun (1988)
Hülya Gibi (1991)
Hatırlar mısın (1990)
Dost Musun Düşman mı (1993)
Yarası Saklım (1995)
Hayat Böyle (1999)
Sevdim (2000)
Aşıklar Delidir (2002)
Filmler
Bir ihtimal daha var (2007)
Hababam Sınıfı Askerde (2004)
Kalbin Zamanı (2004)
2 Genç Kız (2004)
Yeşil Işık (2001)
Salkım Hanımın Taneleri (1999)
Bir Kadının Anatomisi (1995)
Berlin in Berlin (1993)
Hasan Boğuldu (1990)
Benim Sinemalarım (1990)
Fazilet (1989)
Fotoğraflar (1989)
Öğretmen Zeynep (1989)
Melodram (1988)
Hülya (1988)
Aşıksın (1988)
Ziyaret (1987)
Alamancının Karısı (1987)
Geri Dön (1987)
Çil Horoz (1987)
Bir Kırık Bebek (1987)
Yarın Yarın (1987)
Mavi Melek (1986)
Sevda Ateşi (1986)
Alın Yazım (1986)
Aşk Hikayemiz (1986)
Kısrak (1986)
Üç Halka 25 (1986)
Dağlı Güvercin (1986)
Uzun Bir Gece (1986)
Fatmagül'ün Suçu Ne (1986)
Paranın Esiri (1985)
Suçlu Gençlik (1985)
Tapılacak Kadın (1985)
Sekreter (1985)
Mavi Mavi (1985)
Ölüm Yolu (1985)
Tele Kızlar (1985)
Nefret (1984)
Ayşem (1984)
Güneş Doğarken (1984)
Kaptan (1984)
Yabancı (1984)
Ömrümün Tek Gecesi (1984)
Tutku (1984)
Karanfilli Naciye (1984)
Çelik Mezar (1983)
Haram (1983)
Kahır (1983)
|
|
|
|
|
|
Türkan Şoray (1945 - .... )
|
|
28 Haziran 1945'de İstanbul’da doğdu. Babası Halit Şoray devlet demir yollarında memur, annesi ev hanımıydı. Maddi imkanların kısıtlı olduğu bir ailede dünyaya geldi. Öğrenimine Rami Taş mektebinde başladı fakat sürekli mahalle değiştirdiklerinden, eğitimini 1956’da Feriköy ilkokulunda tamamladı.
1954’te Meliha ve Halit Şoray çifti boşanır. Çocuklar annede kalır. Karagümrük Sarmaşık Sokak’a taşınırlar. Burada ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız'la tanışır, onun sayesinde de Yeşilçam’a adım atar. Bir gün onunla beraber film setine gider ve böylece ünlü “Yeşilçam Sokağı”na adımını atmış olur. Şoray o dönemde on beş yaşındadır. Emel Yıldız, o sıra “Köyde Bir Kız Sevdim” adlı filmin başrolünde oynayacaktır. Bir gün filmin setine Şoray'ı da götürür. Kenarda bir yerde otururken Türker İnanoğlunun dikkatini çeker. Şoray’la tanıştırılır. İnanoğlu başrol için Türkan Şoray’ın daha uygun olacağına karar verir. Şoray’ın Yeşilçam’a girişi de böylece gerçekleşir.
Bir Yıldızın Doğuşu (1960’lar)
Türkan Şoray bu filmin ardından yeni yeni teklifler almaya başlar. Çevirdiği filmlerle, özelikle magazin basının dikkatini çeker ve ilk kez, dönemin ün yapmış haftalık popüler dergilerinden “Sinema” ya kapak olur (15 Mart 1961, s.18). Ardından Artist, Büyük Gazete ve Ses Dergilerine..
1960 yıllarla birlikte Şoray’ın başarı grafiği de yükseliyordu. Artık yaşamında herşey değişmekteydi ve bu değişiklik sosyal durumdan fiziğine kadar her şeyine yansıyordu. Erkeklerden gördüğü ilgi ve artan seyirci ilgisi ona güven kazandırıyordu. Artık kararsızlıktan kurtulup kadınlığa adım atıyordu. Artık daha şuh biri halini alacaktır. Bu değişimiyle gerek Yeşilçam çevrelerinde gerek seyircisi arasında büyük bir etki gücüne sahip olur.
İlk Önemli Aşama
“Acı Hayat” Türkan Şoray’ın sinema hayatındaki ilk dönüm noktasıdır. “Otobüs Yolcuları” ile bu dönüm noktasının ilk kıpırtılarına veren Şoray “Acı Hayat”la ilk önemli aşamasını da geçer. Bu filmindeki rolü diğerlerine göre daha tutarlı, tip olarak da gerçeğe daha yakındır. Film o güne kadar yapılmış en başarılı, en şiirsel görüntülü bir aşk filmidir.
1963’te çevirdiği bu filmle 1964’te I. Antalya Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü alır. Ayrıca “Acı Hayat” sinema yazarlar tarafından “yılın filmi” seçilir. Artık izleyicide Şoray imgesi oluşmaya başlamıştır. Senaryo yazarları onun için öyküler oluşturabilir, yönetmenler filmlerini onun üzerine kurabilirler.
Hayatına Yön Veren Adam
Rüçhan Adlı’nın Şoray’ın hayatında önemli bir rolü vardır. Onu korumuş, hep zirvede kalmasında büyük rol oynamıştır. Eylül 1962’de bir film setinde tanışırlar. Rüçhan Adlı Şoray’dan tam 23 yaş büyüktür. Görmüş–geçirmiş bir insandı. Şoray hep bir babanın şefkatinden ve sevgisinden mahrum büyümüş, bunlara ihtiyaç duymaktadır. Şoray’da bu sevgi ve şefkati Adlı’da bulur ve 20 yılını onunla birlikte geçirir.
İlişkilerinden sonra Şoray giderek süzgün bakışlı şuh bir kadın olmaktan sıyrılıp, yeni kimliğine bürünür ve 1965’lerden başlayarak “Türk sinemasının bir numaralı kadını” olur. Dört büyükler arasında olup (Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın) en çok o tutulmaktadır.
Sultan
Şoray’ın Sultan olmasında ve kanunlarının oluşmasında Adlı’nın büyük payı vardır. Adlı, Şoray’a gönderdiği çiçek buketlerine iliştirdiği kartlarda ya da bıraktığı notlarda ona hep “Sultanım” diye hitap eder. (Canım sultanım, hanım sultan.. gibi) Bunlar daha sonra basında yer alır ve dönemin ünlü gazete ve dergilerinde yayınlanır. Böylece Şoray artık Türk sinemasının da, halkın da “Sultan”ı olmaya başlar.
Adlı’nın onun hayatındaki yeri ve üzerindeki etkisi, özelikle birlikte yaşamaya başladıkları 1963 yılından başlayarak önemini ve ağırlığını artırır. 1966’nın sonlarına doğru ise birbiri ardına Şoray filmleri çevrilir ve aynı haftalarda Beyoğlu sinemalarında vizyona girince durum bir süre için aleyhine gelişir. Aynı haftalarda oynayan Şoray’lı filmler adeta birbirini vurur. Şoray’ın böyle bir hataya kurban gitmesinin nedeni aynı yıl içinde çok sayıda film çevirmesi ve oynadığı filmlerin aynı konuları kapsamasıdır.
Bir süre sonra aleyhine gelişen bu tehlikeli sarsıntıyı güçlükle atlatır ve durumu lehine geliştirip fiyatına zam yapar. Böylece bütün yapımcılar Şoray’ı kara listeye alırlar. Bu karara göre ona film çevirttirmeyecek, mukavele süresi uzatılmayacak, sinema salonlarında da filmleri gösterilmeyecektir. O artık Akün, Acar, Arzu, Duru film....gibi büyük şirketlerin de kara listesindedir. Aleyhine gelişen tüm olaylardan sonra Şoray kendine bir savunma politikası bulur ve yapımcıların karşısına aldığı bazı kararlarla çıkıp, bu kararlardan da taviz vermeyecektir. Böylece Şoray kanunları oluşur.
Şoray Kanunları
1) Türkan Şoray film senaryolarını film çekim tarihinden en az bir ay önce beğenir.
2) Türkan Şoray, Senaryoyu beğenmediği takdirde yeni senaryo verilecektir.
3) Her senaryoda beğendi mutabakatı şarttır.
4) Filmde öpüşme ve açık sahneden olmayacaktır.
5) Filmdeki modern giysiler Türkan Şoray’a tarihsel olanlar ise şirkete aittir.
6) Film çekimi İstanbul dahili olup Türkan Şoray İstanbul dışına çıkamaz.
7) Çalışma saatleri sabah 8 ile akşam 19 arasıdır.
Pazar günleri Türkan Şoray çalışmaz.
9) Türkan Şoray adı jenerik, afiş ilan ve sinema fenerlerinde başta ve tek olarak yazılacaktır.
10) Filmin her oynadığı yerde 9. madde uygulanacaktır.
11) Filmlerin seslendirilmesinde Türkan Şoray’ın sesi için kendi mutabakatı şarttır.
12) Şirket filmi kendi hesabına çeker. Eğer başka şirketle ortak yapıma gidilirse Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.
13) Film renkli ise Türkan Şoray’ın mutabakatı ile çekim günleri uzayabilir.
14) Çekilecek filmin rejisörü ve baş erkek oyuncusu için Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.
15) Bu şartlara riayet etmeyen film şirketi 100 bin lira ödemeyi taahhüt eder.
16) İhtilaf vukuunda merci mahkemeleri İstanbul mahkemeleridir.
17) Türkan Şoray şirketlerden film başına 60 bin lira alır.
18) Türkan Şoray mecburi gecikmeleri 10 günden fazla beklemez.
Dönemine göre bu oldukça ağır koşullar, 1967’de son halini alıp yazılı bir metne dönüştürülür. Türkan’ın ünlü ve gişe geliri öylesine yüksektir ki, hiçbir firma, yönetmen veya oyuncu ona karşı çıkamaz. Türkan Şoray’la mukavele yapmak için birbirleriyle yeniden yarışa girerler. Bu kanunlarla Rüçhan Adlı, Şoray’ın, Yeşilçam’daki imajını koruma altına alır.
Şoray’ın Sinemamızdaki Yeri
1960’larda 4 büyükler saltanatı söz konusudur. Fatma Girik; baştan itibaren dinamik canlı, “acul”, girişken kolay yılmayan, daha erkeksi, yeni yaşama kültürüyle dalga geçen, alt kültüre yakın bir tip, Filiz Akın; daha modern, toplumun Batı’ya dönük yüzüydü. O ince sarışın ve kırılgan kişiliğiyle halk kızlarını oynasa da pek inandırıcı olmayacak, daha çok zengin kızlarını, “burjuva güllerini” temsil ederek biraz farklı bir alana geçecekti. Hülya Koçyiğit, geniş bir canlandırma yelpazesi ve çok farklı kimliklere bürünme yeteneği olan, her sınıfa ait olabilen, kibar evin kızı.
Türkan Şoray ise; güzel, çekici, alımlı bir kadın kişiliği yaratacak ve bunu hem güldürü, hem dramda aynı başarıyla sürdürecekti. Sosyal kökenler itibarıyla bir uçtan öbürüne, bir kutuptan diğerine kolaylıkla gidip gelebilecekti. Türk toplumu, sanatçının halk kızı veya burjuva dilberi tiplemelerini aynı ilgiyle kabul edecekti.
Tip olarak da Türk kadınını yansıtmaktadır. Türk sinemasının en güzel resim veren kadın oyuncusudur. Sinemasal açıdan zengin, seyirciyi çarpan bir görüntüsü vardır. Halkın içinde gelmesi zor şartlarda büyümesi onu halka daha yakın kılacaktır. Türk sinemasında hiçbir kadın oyuncu onun gibi çevresinde yaygın bir etkinliğe sahip olmamıştır. Güzelliği hep abartılıdır ama sıcaklığı da tartışılmaz.
Bu özellikleriyle sinemamızda farklı bir yer açar. Diğer kadın sanatçılara örnek olmuş, uygulamalarıyla da takip edilmiştir. Sinemada en yüksek fiyata sahip oyuncu oluşu, en çok aşık olunan kadın oluşu, kendine has yasaklar koyuşu, her rolün altından başarıyla kalkması, farklı güzelliği, sıcaklığı, bir sultan, bir efsane oluşuyla ve diğer yönleriyle sinemadaki yerini de belirlemiştir.
1970’ler, Şoray, Sinema ve Toplum
Şoray, değişir gözüken bir şeylere karşın, 1970’lerin başlarında da sinema siyasetini hemen hemen aynen sürdürür. Yılda yine 10-12 film yapar. Ünlü yazarların eserlerine el atılır fakat başarılı olunmaz. Sultan Gelin, Cemo gibi yarım başarılar elde edilirken, Vukuat Var, Asiye Nasıl Kurtulur gibi filmler fiyaskoyla sonuçlanır. Ünlü yönetmenlerle (Atıf Yılmaz, Osman Seden, Halit Refiğ..) çalışmak da pek bir şey değiştirmez.
70’lerin başında yine zirvede gözükmektedir. Fakat o artık daha değişik, daha farklı birşey arama çabasındadır. 1972 yılında mesleki yaşamında yeni bir dönem açılır. Film sayısını ciddi anlamda azaltır. Bu yıla iki filmi damgasını vuracaktır. Biri Cemo’dur. Bu filmin çekimlerinde Şoray attan düşer ve felç olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Olay, filme iyi bir reklam aracı olur. Asıl büyük tepkilere yol açan olay ise bir diğer filmi “Dönüş”tür. Çünkü Şoray’ın yönetmenlik denemesi yaptığı ilk filmdir. Şoray birçok çevrenin eleştirisine maruz kalır. Filmin başarılı olmayacağı düşünülür, fakat beklenenin aksine dikkat çeker ve başarılı olur. Şoray, eleştirmenlerin, sinema uzmanlarının ve de “ciddi basın”ın dikkatini çeker. Film yılın en büyük iş yapan filmi olur. Şoray’a daha önce yüz çevirenler, bu kez onu sahiplenirler. Ayrıca “Dönüş” 1973’te “Moskova Film Festivali”nde özel bir ödül alır. “Azap’ta (1973) ikinci yönetmenlik denemesini gerçekleştirir fakat bu filmde başarılı olamaz.
70’lerin başlarında O hepsi birbirinin aynı, en azından benzeri dram veya komedilerden daha kişilikli, daha gerçekçi filmlere doğru kaymasında, belki yıllardır süre gelen aklı başında, sorumlu ve oldukça poltize bir eleştirinin katkısı olmuştur. Ama temel neden, Türk toplumunun o yıllardaki genel havasıdır. Artık sinema da o uzun yıllar sürdürdüğü pembe rüyadan uyanıyordu. Yönetmenler ilk defa gerçekçi konulara el atmakta, Anadolu bozkırlarında mekan bakmakta, köylü kadınların dramını keşfetmektedirler. Başta Türkan Şoray ve diğer ünlü starlar, gerçekten yaşamış ve yaşayan kadın portreleri çizmeye başlarlar. Konfeksiyon usulü yapılan filmlerin yerini daha gerçekçi konular, daha kapsamlı yaklaşımlar, daha bütüncül çabalar alır. Artık her film ayrı bir proje olup, çok daha dikkatle üzerinde durulacaktır. 76’da 3. Şoray yönetmenliği ürünü olan “Bodrum Hakimi”ni çeker ve yeniden sahnededir. Yerini yeniden sağlamlaştırmıştır. 1977’de en güzel filmlerinden biri olan “Selvi Boylum al Yazmalım” da oynar. Bu filmle Şoray’a en iyi kadın oyuncu ödülü gelir.
1980’ler ve Sonrası Şoray, Toplum ve Sinema
Bu hızlı dönemden sonra Şoray bir süre setlerden uzak kalır. 80’de film yapmaz. 1981’de ise son yönetmenlik ürünü olan “Yılanı Öldürseler” ile geri döner. Bu arada halk sinemaya gitmeyi reddeder. Artık yeni bir kuşak, yeni yönetmenler, yeni bir anlayış doğuyordu. (ve 80’li –90’lı yıllar boyunca Şoray’da bir çok yeni yönetmene destek verdi.) 1980’lerle bağımsız sinemanın önü açılır. 80’lerde sinemamız artık daha aydın, daha incelmiş ürünler, büyük kentin orta sınıflarına dönük hikayeler vermeye başlayan daha özel bir alan olmaya doğru gidecektir.
1983’te şarkıcı ve türkücülerin oynadığı arabesk ağırlıklı filmler Türk Sinemasındaki yerini ne kadar korumaya çalışsa da, kadın dünyalarını sorgulayan “kadın filmleri” öne çıkmaya başlayacaktır. Değişen koşullar ve yaşanan ekonomik krizler nedeniyle 1980-86 yıllarında ikişer filmle yetinmek zorunda kalan Türkan Şoray 1987’de bu sayıyı dörde çıkarır.
80’li yıllar Şoray’ın hem mesleğinde hem de özel yaşamında önemli değişikliklere sahne olacaktır. Şoray kanunları yıkılacak, oynadığı “Mine” adlı filmiyle “kadın filmleri” akımını da açacaktır. Özel yaşamında ise yirmi yılını feda ettiği Rüçhan Adlı’yı 1983’te terk edecek, aynı yıl sinema ve tiyatro sanatçısı Cihan Ünal ile evlenecektir. 84’te annesini kaybedecek ve bir süre sonra kızı Yağmur dünyaya gelecektir. Şoray Ünal çifti beraber birkaç filmde beraber oynarlar fakat filmler beklenen işi yapmaz. 87’de çift ayrılır. 90’lı yılları da birkaç filmle kapatır Şoray. 94’te babasını, 95’te de büyük aşkı Rüçhan Adlı’yı kaybeder. Bu yıllarda seyircisinin karşısına birkaç dizi filmle gelir. 2000 yılında çevirdiği “İkinci Bahar” adlı dizi ise diğerlerinden çok farklı bir yere sahip olacaktır.Ayrıca Türkan şoray Türkiye eğitiminede katkıda bulunmuştur.1973 yılında yaptırmış olduğu ilköğretim okulu Istanbul'un Hisarüstü semtinde yer almaktadır.
Aldığı Ödüller
- 1964 I. Antalya Film Festivali. “Acı Hayat”la “en başarılı kadın oyuncu.” (Altın Portakal)
- 1968 5. Antalya Film Festivali: “Vesikalı Yarim”le “en başarılı kadın oyuncu”. (Altın Portakal)
- 1969 Ekspress Gazetesi: Halk oyu ile “yılın kadın artisti”
- 1971 Ekspress Gazetesi: Halk oyu ile “yılın kadın artisti”.
- 1973 5. Adana Film Festivali: “Mahpus”la “en başarılı kadın oyuncu”. (altın Koza)
- Moskova Film Şenliği (Rusya): “Dönüş”le “özel ödül”.
- Ankara Gazeticiler Cemiyeti: “Yılın Artisti”
- Kelebek Gazetesi: Halk oyu ile “yılın kadın sanatçısı”.
- Kıbrıs Gazeteciler Cemiyeti: “Yılın Sanatçısı”
- Tercüman Gazetesi: Halk oyu ile “en iyi sanatçı”
- İzmir Kadınlar Birliği: “Dönüş”le “en iyi kadın oyuncu”.
- 1978 Taşkent Film Şenliği: “Selvi Boylum Al Yazmalım”la Uluslarası Aytmatov Kulübü’nün geleneksel ödülü.
- 1987 27. Antalya Film Festivali: “Hayallerim, Aşkın ve Sen”deki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu”. (Altın Portkal)
- 1990 2. İzmir Film Festiali: “Altın Artemis onur ödülü.”
- 1992 8. Bastia Akdeniz Sinemaları Festiali “Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu”daki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu”.
- 1994 6. Ankara Film Festivali: “Emek ödülü”.
- 31. Antalya Film Festivali: “Bir Aşk Uğruna”daki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu”. (Altın Portakal)
- 1996 15. Uluslararası İstanbul Film Festivali: Sinema onur ödülü
- Magazin Gazeticiler Derneği 4. Altın Objektif Ödülü, Onur Ödülü.
- 1999 Roma Film Festiali: Büyük Ödül
- 2. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali: Kadın yönetmen ödülü.
- 2000 Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi: Zirvedekiler 2000 ödülü
- 31. Antalya Film Festivali: “Bir Aşk Uğruna”daki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu.” (Altın Portakal)
- 2001 Sakıp Sabancı Türk Kalp Vakfı: “İkinci Bahar” dizisiyle “iyi kalp ödülü”.
- 2001 İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi-Tekofaks Panasonic: “İkinci Bahar” dizisindeki rolüyle “2000 yılının başarılı iletişimci ödülü.”
- Akademi İstanbul: “Yılın en başarılı sanatçısı ödülü”.
Filmografisi
1960: Köyde Bir Kız Sevdim, Aşk Rüzgarı, Güzeller Resmi Geçidi, Utanmaz Adam
1961: Afacan, Aşk ve Yumruk, Dikenli Gül, Gönülden Gönüle, Hatırla Sevgilim, Kaderin Önüne Geçilmez, Kardeş Uğruna, Melekler Şahidimdir, Otobüs Yolcuları, Sevimli Haydut, Siyah Melek
1962: Acı Hayat, Allah Seviniz Dedi, Aşk Yarışı, Bardaktaki Adam, Billur Köşk, Bizde Arkadaş mıyız, DikmenYıldızı, Kırmızı Karanfiller, Lekeli Kadın, Ne Şeker Şey, Ümitler Kırılınca, Zorlu Damat
1963: Acı Aşk, Ayşecik Canımın İçi, Badem Şekeri, Beni Osman Öldürdü, Bütün Suçumuz Sevmek, Çalınan Aşk, Çapkın Kız, Dağlar Kralı, Genç Kızlar, İki Kocalı Kadın, Küçük Beyin Kısmeti, Sayın Bayan
1964: Adanalı Tayfur Kardeşler, Anasının Kuzusu, Bomba Gibi Kız, Bücür, Fıstık Gibi Maşallah, Gençlik Rüzgarı, Gözleri Ömre Bedel, Kader9 Kapıyı Çaldı, Kızgın delikanlı, Macera Kadını, Mualla, Öksüz Kız, Yılların Ardından
1965: Ekmekçi Kadın, Elveda Sevgilim, Garip Bir İzdivaç, Hayatımın Kadını, Komşunun Tavuğu, Sana Layık değilim, Seven Kadın Unutmaz, Siyah Gözler, Sürtük, Vahşi Gelin, Veda Busesi
1966: Akşam Güneşi, Altın Küpeler, Anaların Günahı, Çalıkuşu, Çamaşırcı Güzeli, Düğün Gecesi, El Kızı, Eli Maşalı, Günahkar Kadın, Karanfilli Kadın, Kenarın Dilberi, Meleklerin İntikamı, Meyhanenin Gülü, Siyah Gül
1967: Ağlayan Kadın, ana, Ayrılsak da Beraberiz, Bir Dağ Masalı, Her Zaman Kalbimdesin, Kara Duvaklı Gelin, Kelepçeli Melek, Ölümsüz Kadın, Sinekli Bakkal, Tapılacak Kadın
1968: Abbase Sultan, Ağla Gözlerim, Artı Sevmeyeceğim, aşk Eski Bir Yalan, Ayşem, Dünyanın En Güzel Kadını, Kadın Değil Baş Belası, Kadın intikamı, Kadın Severse, Kahveci Güzeli, Vesikalı Yarim
1969: Aşk Mabudesi, Ateşli Çingene, Bana Derler Fosforlu, Buruk Acı, Fosforlu Cevriye, Günah Bende mi, Köle Olayım, Sana Dönmeyeceğim, Seninle Ölmek İstiyorum, Son Bahar Rüzgarları
1970: Ağlayan Melek, Arım Balım Peteğim, Birleşen Yollar, Buğulu Gözler, Bülbül Yuvası, Hayatım Sana Feda, Herkesin Sevgilisi, Kara Gözlüm, Mağrur Kadın, Mazi Kalbimde Yaradır, Merhamet, Tatlı Meleğim
1971: Ateş Parçası, Bir Genç Kızın Romanı, Bir Kadın Kayboldu, Gelin Çiçeği, Gülüm Dalım Çiçeğim, Güllü, Mavi Eşarp, Melek mi, Şeytan mı, Sevmek ve Ölmek Zamanı, Unutulan Kadın, Yedi Kocalı Hürmüz
1972: Cemo, Çile, Dönüş, Sisli Hatıralar, Vukat Var, Zulüm
1973: Asiye Nasıl Kurtulur, Azap, Dert Bende, Gazi Kadın, Güllü Geliyor Güllü, Mahpus, Namus Borcu, Sultan Gelin, Yalancı
1974: Açlık, Bal Kız-Şenlik Var, Çılgınlar, Yüreğimde Yare Var
1975: Acele Koca Aranıyor
1976: Bodrum Hakimi, Deprem, Devlerin Aşkı
1977: Baraj, Dila Hanım, Selvi Boylum Al Yazmalım
1978: Bir Aşk Masalı, Cevriyem, Sultan, Tatlı Nigar
1979: Hazal, Küskün çiçek
1981: Yılanı Öldürseler
1982: Mine, Seni Kalbime Gömdüm
1983: Metres, Seni Seviyorum
1984: Bir Sevgi İstiyorum
1985: Bir Kadın Bir Hayat, Körebe
1987: Gramafon Avrat, Hayallerim Aşkım ve Sen, On Kadın, Rumuz Gonca Gül
1988: Ada
1989: ölü Bir Deniz
1990: Berdel, Menekşe Koyu, Soğuktu ve Yağmur Ciseliyordu
1993: Şahmaran
1995: Yerçekimli Aşklar
1997: Nihavent Mucize
2003: Gönderilmemiş Mektuplar
2004: Mürüvvetsiz Mürüvvet
Diziler
1993 Tatlı Betüş
1996 Bir Aşk Uğruna
2000 Gözlerinde Son Gece
2000 İkinci Bahar
2002 Tatlı Hayat
2006 Cemile
Film Afişlerinin bazıları
|
|
|
|
|
|
|
HÜLYA KOÇYİĞİT
12 Aralık 1947 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. İlkokul eğitimini İstanbul ve daha sonra taşındıkları Ankara'da tamamlayan Koçyiğit, Atatürk Kız Lisesi'ne devam etti. Ayrıca Ankara Devlet Konservatuarı Bale Bölümü'nde de eğitim gören Koçyiğit, Bulgaristan göçmeni Sedat Koçyiğit ile Melek Koçyiğit'in üç kızının en büyüğüydü.
Ödülleri [değiştir]
Yurt İçinde Aldığı Ödüller [değiştir]1964 Yılın Kadın Oyuncusu (Turizm Bakanlığı)
1964 Yılın Kadını (Türk Kadınlar Birliği)
1969 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Cemile
1972 Altın Koza (Zehra filmi ile)
1973 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Tanrı Misafiri
1975 Altın Portakal (Diyet filmi ile)
1984 Altın Portakal (Derman filmi ile)
1990 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Karılar Koğuşu
Altın Portakal Yaşam Boyu Başarı Ödülü
Altın Koza Yaşam Boyu Başarı Ödülü
Çasot Yaşam Boyu Başarı Ödülü
İstanbul Film Festivali Onur Ödülü
Ankara Film Festivali Onur Ödülü
Uçan Süpürge Film Festivali Onur Ödülü
Siyad Onur Ödülü
Uluslararası Festivallerden Aldığı Ödüller [değiştir]1987 Nantes Film Festivali (Fransa) En Başarılı Kadın Oyuncu - "Kurbağalar" Filmi İle
1988 Amiens Film Festivali (FRANSA) En İyi Kadın Oyncu - "Bez Bebek" Filmi İle
Mutlu bir çocukluk geçiren Koçyiğit'in annesi oldukça dominanttı. Kızının bale ve piyano dersleri almasında büyük etkisi olan Melek Koçyiğit, evde büyük bir disiplin kurmuştu. Birbirlerine aşık bir anne-babanın kızı olan Koçyiğit, babasına da oldukça düşkündü. Hepimizin öğretmeni dediği, Muhsin Ertuğrul’un tavsiyesi üzerine Ankara Devlet Konservatuarı'nda tiyatro eğitimi almaya başladı. İki kızkardeşi de İstanbul Şehir Tiyatroları’nda oyuncu olan Koçyiğit, ablası Nilüfer'in rol aldığı Bir Yetim’in Hasreti filminin setinde Muhterem Nur'un da aralarında olduğu dönemin ünlü oyuncularıyla tanışma fırsatı buldu.
Daha sonra Metin Erksan'ın Çocuk Hırsızları filminde oynaması için ablasını seçmesi sayesinde ünlü yönetmenle tanışma fırsatı bulan Koçyiğit için bu tanışıklık hayatının dönüm noktası olacaktı. Koçyiğit, Metin Erksan ve David E. Durston'ın yönetmenliğini yaptığı 1963 tarihli Susuz Yaz filmiyle ilk kez izleyici karşısına çıkmasına rağmen başarılı olmuştu. Erksan'a Berlin Altın Ayı ödülünü kazandıran film, başarısıyla uzun süre konuşuldu. Çünkü bu ödül Türk sinemasına o güne kadar verilen ilk büyük ödüldü.
Henüz öğrenciyken bu denli başarılı bir filmde oynama fırsatı bulan Koçyiğit, eğitim hayatı ve oyunculuk arasında kalmıştı. Sınıf arkadaşlarından Salih Güney'in de onun okula geri dönmesi konusundaki ikna çabaları başarılı olmadı ve bir setten diğerine koşturan Koçyiğit, Yeşilçam'ı seçmeye karar verdi. Çünkü okulla yoğun set trafiğini bir arada yürütememişti.
Susuz Yaz'ın ardından basının yoğun ilgisiyle karşılaşan Koçyiğit için “Yeni bir yıldız doğuyor” ifadesi kullanılıyordu. Prensiplerine sadık olması ve saygın kişiliği nedeniyle Ayhan Işık'ı örnek alan Koçyiğit, daha önce hayranlıkla izlediği oyuncularla aynı sette olduğu için kendisini şanslı hissediyordu. Ayhan Işık, o dönemin Yeşilçam'ında çalışma standartlarının oluşmasını sağlamak için "Ayhan Işık Kuralları" olarak anılan bir takım kurallar koymuştu. Koçyiğit de Işık'ın ardından gidiyor ve işini saygın biçimde yapmak için bu kurallar doğrultusunda hareket ediyordu.
Fikret Hakan'ın ve Sadri Alışık'ın oyuncu olarak gelişmesinde büyük etkisi olan Koçyiğit, Vurun Kahpeye, Yıldızların Altında, Yalancı, Hıçkırık ve Dudaktan Kalbe gibi filmlerle sinema izleyicisinin gönlüne taht kurdu. Filmlerinde kendi sesinin kullanılmasını isteyen Koçyiğit, o dönemde bunu uygulayan Sadri Alışık ve Çolpan İlhan'dan etkileniyordu.
1968 yılında Selim Soydan'la dünya evine giren Koçyiğit'in Gülşah Koçyiğit adında bir kız çocuğu dünyaya geldi.
Yerli romanların sinemaya uyarlanması için büyük çaba sarfeden Koçyiğit'e konular daha gerçekçi, karakterler daha sağlam geliyordu. Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkant, Esat Mahmut Karakurt, Halide Edip Adıvar, Peride Celal’in eserlerinin sinemaya aktarılmasında büyük katkısı olan oyuncu, uzun süre roman kahramanlarını canlandırdı. Bunlardan Orhan Aksoy'un romanından beyaz perdeye aktarılan Kezban karakteri, Koçyiğit'e çok yakıştırılmıştı. Zira, Anadolu’dan gelen, taşralı olduğu için horlanan, ancak kendi kendini eğitip zengin olan, o gücü elde ettikten sonra da değişmeyen ve insani değerlerini koruyan bir karakter olan Kezban rolünün kendisine yapıştırıldığını düşünen oyuncu, bundan sıyrılmak için farklı karakterler canlandırmak istiyordu. Kırmızı Fener Sokağı isimli filmde sokak kızı İrma'yı canlandıran Koçyiğit, seyirciden büyük tepki almıştı. Ediz Hun'un annesi ve Cüneyt Arkın'ın metresi rollerinde izleyici karşısına çıkan Koçyiğit, farklı türdeki filmlerde, farklı rollerle oyunculuğunu geliştirme fırsatı bulmuştu. Hep iyi rollere yakıştırılan ve izleyiciyle kurduğu samimi ilişkiyle adından bahsettiren oyuncu, sinema kariyerinde daha üstün, daha sofistike ve zorlu bir noktada olmak istiyordu. Genellikle Orhan Aksoy'la çalışan oyuncu, Ömer Lütfü Akad'ı da yönetmen olarak çok beğeniyordu.Ünlü rejisörün Gelin, Düğün, Diyet üçlemesinde ve Gökçe Çiçek filmlerinde oynayan Koçyiğit, Akad'dan sinema arayışları konusunda büyük destek aldı.
Daha sonra ağırlıklı olarak Şerif Gören'in yönetimindeki filmlerde oynayan Koçyiğit, Almanya Acı Vatan, Firar, Derman, Kurbağalar, Evlidir Ne Yapsa Yeridir gibi önemli filmlerde başrolü üstlendi. 1991'de devlet sanatçısı seçilen Koçyiğit, 1991-1992'de kurucusu olduğu SO-DER'in başkanı oldu. Dört yıl boyunca sürdürdüğü başkanlık görevinden sonra yönetim kurulunda çalışmaya başlayan Koçyiğit, bir dönem siyasi çalışmalar içinde de bulundu.
MÜJDE AR
21.06.1954 tarihinde İstanbul’da doğdu. Gerçek adı Kamile Suat Ebrem’dir. Bir süre tiyatro oyunculuğu ve mankenlik yaptı. İlk kez TV için çekilen Aşk-ı Memnu adlı dizide oynadı (1974). Ve Babacan adlı filmle de sinemaya geçti (1975). Daha sonraları özellikle de kadın sorunlarını işleyen filmlerde oynayarak dikkati çekti.
Bazı filmleri:
Ah Güzel İstanbul (Ömer Kavur), Adı Vasfiye (Atıf Yılmaz), Asılacak Kadın (Başar Sabuncu), Aaahh Belinda (Atıf Yılmaz), Afife Jale (Şahin Kaygun).
Birliktelikleri:
Ercan Karakaş: siyasetçi
Atilla Özdemiroğlu: 95′te ayrıldılar
Ertem Eğilmez: 70′lerde birlikte oldular.
Samim Değer: İlk Eşi
Ailesi:
Annesi: Aysel Gürel, şarkı sözü yazarı, tiyatro oyuncusu
Babası: Vedat Akın, gazete muhabiri
Kızkardeşi: Mehtap Ar, şarkıcı
Söz adında bir çocuğu var.
Ödüllerinden Bazıları:
2004: İstanbul Film Festivali, Sinema Onur Ödülü
Meraklısına…
- Annesi ile Babası Müjde Ar bebekken ayrılmışlardı
- Bir süre tiyatro oyunculuğu ve mankenlik yaptı, daha sonra TRT için çekilen Aşk-ı Memnu dizisinde rol aldı, Babacan (1975) filmiyle de sinemaya geçiş yaptı.
- Ertem Eğilmez vefat ettikten sonra bir yıl kimseyle birlikte olmayan Ar, Sezen Aksu sayesinde tanıştığı Atilla Özdemiroğlu’yla hayata yeniden bağlanmıştı. - Ağır Roman filminde oyunculuğun yanı sıra filmin yapımcılığını da üstlenmişti.
- 23. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Müjde Ar’a Sinema Onur Ödülü verildi, Özellikle kadın filmleri akımında önde gelen temsilci olması nedeniyle ödüle layık görülen Müjde Ar’a festival töreninde ödülünü Tarık Akan vermişti
Filmleri - Oyuncu (63 Film)
Kuşdili Asiye 2006
Eğreti Gelin İffet 2004
Alacakaranlık Nermin 2003
Serseri Aşıklar Nevin 2003
Komser Şekspir Fahişe 2000
Karakolda Ayna Var Cemile 2000
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar Aynur 2000
Ağır Roman Tina 1997
Yolcu İstasyon Şefinin Karısı 1994
Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni Misafir Oyuncu 1990
Arabesk Müjde 1988
Aile Kadını Pınar 1987
Kaçamak Suna 1987
Afife Jale Afife Jale 1987
Aaahhh Belinda Serap 1986
Teyzem Üftade 1986
Asiye Nasıl Kurtulur Asiye 1986
Kupa Kızı Nilgün 1986
Asılacak Kadın Melek 1986
Dul Bir Kadın Suna 1985
Adı Vasfiye Vasfiye 1985
Fahriye Abla Fahriye 1984
Dağınık Yatak Benli Meryem 1984
Gizli Duygular Ayşen 1984
Aile Kadını Pınar 1983
Güneşin Tutulduğu Gün Sevgi 1983
Şalvar Davası Elif 1983
Göl Nalan 1982
İffet İffet 1982
Ah Güzel İstanbul Cevahir 1981
Deli Kan Zekiye 1981
Çirkinler De Sever Müjde 1981
Feryada Gücüm Yok Müge 1981
Kır Gönlünün Zincirini 1980
Aşkı Ben Mi Yarattım Mehtap 1979
Kibar Feyzo Güllo 1978
Şahit 1978
Töre 1978
Güneşten De Sıcak 1978
Kaybolan Yıllar 1978
Uyanış 1978
Sarmaş Dolaş 1977
Vahşi Sevgili 1977
Lanet / İlenç Sibel 1977
Nehir 1977
Gülen Gözler İsmet 1977
Günahın Bedeli / Tokat 1977
Tatlı Kaçık 1977
Kızını Dövmeyen Dizini Döver Sevil 1977
Mağlup Edilemeyenler Aysel 1976
Deli Gibi Sevdim 1976
Adalı Kız 1976
Öyle Olsun Alev 1976
Selam Dostum 1976
Taşra Kızı 1976
Tosun Paşa Leyla 1976
Gel Barışalım 1976
Köçek 1975
Pisi Pisi Ayşin 1975
Baldız 1975
Batsın Bu Dünya Seher 1975
Babacan Ebru 1975
Aşk-ı Memnu Bihter 1975
Selin kolonyalarının reklamında havuza atlayan alımlı genç bayandan Türk sinemasına damgasını vuran, tüm eleştirilere rağmen, kendine özgü oyunculuk gücü ve yeteneği ile bir sinema cult'ü yaratmayı başaran kadın oyuncu : Müjde Ar.
Oyunculuk gücü çok eleştirilmiş olsa da, Müjde Ar "sinema" adına gerçekten çok önemli rolleri izleyicisine geçirebilmiş, bir çok güçlü sinema oyuncusunun bile cesaret edemediği ilkleri beyaz perdeye taşıyabilmiştir. Bu da bugün bir Müjde Ar sinemasından söz etmek için yeter de artar bile.
1955 yılında doğan Müde Ar'ın gerçek ismi Suat Ebrem'dir. Söz yazarı Aysel Gürel'in ve yorumcu/şarkıcı Mehtap Ar'ın kızkardeşidir. Doğduğu andan itibaren sanatla dolu bir çevrede yaşamaya başladı. Ama sanatla doğrudan ilgilenmesi epeyce uzun bir zaman sonra olabilecekti. İstanbul Üniversitesi'nde Alman dili üzerine master yaparken okulu terk etti. Henüz 21 yaşındaydı ki, televiyon yönetmeni Samim Değer ile tanıştı ve bu dostluk kısa bir süre sonra evliliğe dönüştü.
Sanat kariyerinin başlangıcı aslında fotomodellikle oldu. Ama bir süre sonra küçük bütçeli ticari filmlerde rol almaya başladı. 1970'lerde ve 1980'lerde yaklaşık 100 kadar sanatsal açıdan pek önemli olmayan filmlerde oynadı.
1974 yılında oynadığı Aşk'-ı Memnu dizisindeki rolü ile Müjde Ar artık izleyicinin aşina olduğu bir yüz haline gelmeye başladı.
Sanat kariyerinin ilk ivmesi ise 1984 yılında Ahmet Muhip Dranas'ın ünlü şiirinden esinlenerek senaryosu yazılan ve Yavuz Tuğrul'un yönettiği Fahriye Abla filmi ile oldu. Müjde Ar, filmde duygusal, modern ve özgür bir kadını canlandıryordu. Oynamış olduğu karakter seyirci tarafından beğeni ile karşılandı.
Fahiye Abla filmindeki başarısı, Müjde Ar'ın Türk Sineması'nın ünlü yönetmenleri ile çalışma olanağının başlangıcı idi. Özellikle Atıf Yılmaz, Halit refiğ, Başar Sabuncu ve Ertem Eğilmez "Müjde Ar" sinemasını oyuncu ile birlikte ördüler.
Her ünlü kadın sinema oyuncusunun yaptığını yapmadı ve ilk başta yeterince güçlü bulunmasa da sinemada kendi sesini kullandı. O zaman kadar kadın sinema oyuncularının büyük bir çoğunluğunu Jeyan Ayral Tözüm seslendiriyordu.
Atıf Yılmaz'ın Mine'den sonra çektiği ve çoğunda Müjde Ar'ın oynadığı Dağınık Yatak, Adı Vasfiye, Dul Bir Kadın, Asiye Nasıl Kurtulur? Aaahh Belinda, Kadının Adı Yok... gibi filmlerdeki kadın karakterler, geleneksel kadın tipinin ötesinde, yer yer politik kimlikler de taşıyan (Kadının Adı Yok), cinsel arzularının peşinde cesur(!) çabalara girişmekten kaçınmayan, anne ve eş olma olgusunun uzağında(Aaahh Belinda), aldatılan ve fakat bununla birlikte aldatılmanın intikamını yine aynı yolla alan, toplumsal ve ahlaki kuralları hiçe sayan ve ruhi bunalımların pençesinde kıvranan karakterlerdir.
Müjde Ar da arka arkaya rol aldığı Atıf Yılmaz filmlerinde cinselliğini sergilemekten kaçınmaz ve Türk Sinemasında şekillenmekte olan bu yeni kadın imgesinin öncü isimlerinden birisi olur. Bu döneme ilişkin filmlerde Müjde Ar'ın oynadığı karakterler, fazlasıyla karton, durağan karakterlerdir ve oyuncu yapay, derinliksiz bir oyunculuk gösterisi sunmaktadır. Oysa aynı Müjde Ar, kendisinin ilk döneminde rol aldığı aile komedilerinde sergilediği abartıdan uzak oyunculuğu ve duru güzelliğiyle hafızalarda yer etmiş bir oyuncuydu. Ve daha sonra,1986 yılında rol aldığı, Halit Refiğ tarafından çekilen Teyzem filminde, ortaya koyduğu mükemmele yakın performansla dikkatleri çekecekti.
Müjde Ar, sinemada "modern kadının sorunu"nu en iyi anlatan oyuncu olmuştur. Her filmi bir diğerinden farklı bir konu taşımış olsa da sanki birbirlerini tamamlayan seriler gibidir. Modern kadının, itilmişliği, başkaldırısının görmezden gelinmesi, isyanı, cinselliği keşfedişi, duyarlılığı ve yalnızlığı bir mozaiğin parçaları gibidir. Kadının cinsel duruşu belki de ilk kez -cinsel sömürü- olmaksızın Müjde Ar ile Türk sinemasına taşınmıştır. Öpüşmek, sevişmek gibi yasakları sinema adına reddetme cesareti gösteren Müjde Ar, Türk Sinema Sanatı'nın arayışta olduğu bir dönemde oldukça önemli bir katkı sağlamış ve kaliteli yapımlara ivme kazandırmıştır. 1985-1987 yılları arası neredeyse Türk Sineması bir Müjde Ar saltanatına şahit olmuştur.
İlk başta oynamış olduğu filmleri küçümseyen Yeşilçam, Müjde Ar'ın can verdiği karakterlerin seyircinin yüreği ile buluştuğunu gördükçe, bu çizgiyi yakalayabilecek yapımlara daha bir yönelmiştir. Belki de bu yönü ile Müjde Ar, bir çok kadın oyuncunun o güne kadar karşısına çıkmasını beklediği film tekliflerinin de oluşumunu hızlandırmıştır.
Aslında içine kapalı ve medya ile mesafeli bir sanatçı olan Müjde Ar, onun tersine medya ile içiçe olan ve yalın bir iletişim dilini tercih eden annesi Aysel Gürel sebebi ile medyayla özel yaşamını daha bir paylaşmak durumunda kalmıştır. Annesi ile yaşamış olduğu psikolijik iletişim/gerilim yıllar boyu medyada "annesini anlatan bir Müjde Ar" karakteri doğurmuştur. Baskı altında geçen çocukluk dönemi, aslında aynı soruna dayanmamaktadır. Anne Aysel Gürel de boşanmış bir çiftin çocuğudur ve o da evliliğini boşanma ile sona erdirmiştir. Bir yandan çocuklarını iyi yetiştirmek isteyen diğer yandan ise kariyerine devam etmeye çalışan anne Aysel Gürel, baskıcı bir yöntemi belki de farkında olmadan tercih etmiştir. Ama Ar ailesi (aysel Gürel dahil), tüm yakıştırmalara karşın her daim "kadın onuru"nu önemseyen ve öne çıkaran bir aile olmuştur. Belki de demonstrative kaçması ve ilgi çekmesi sebebi ile Aysel Gürel'in bilinçli bir dozda kullandığı "edepsiz kadın" imajı bir anlamda toplumun baskı altında tuttuğu ve önyargılar zinciri ile mahkum ettiği modern kadının isyanıdır. Tıpkı kızının filmlerinde olduğu gibi.
FİLİZ AKIN
1943 yılında Ankara'da doğan Akın, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nde bir süre okudu. Sinemaya geçmeden önce bir acentada çalıştı. 1962'de Artist dergisinin düzenlediği yarışmayı kazanarak Yeşilçam’a geçti ve aynı yıl "Akasyalar Açarken" adlı filmini çevirdi. Ardından “Şakayla Karışık” adlı filmde Ajda Pekkan’la başrolü paylaştı. “Kadın Berberi” ve “Kadın Terzisi” filmlerindeki rolleriyle oldukça ünlenen sanatçı, 1964 yılında oynadığı “Yankesici Kız” adlı sinema filminde, değişik türdeki karakterleri başarıyla canlandırabileceğini tüm sinemaseverlere kanıtladı. Bir yıl aradan sonra film arşivine bir yenisini daha ekleyen Akın, 1965’te “Kolejli Kızın Aşkı” isimli filmde Ayhan Işık’la başrolü paylaştı. Ardından “Çıtkırıldım” da benzer bir tiplemeyi canlandıran Filiz Akın, bu filmde başrolü Cüneyt Arkın’la paylaştı. Filmde şımarık kızı canlandıran Akın, ciddi öğretmen Cüneyt Arkın’la sorunlar yaşamaktadır.
Yine aynı yıl, Ayhan Işık’la “Tamirci Parçası” adlı filmde oynayan sanatçı, burada da zengin kız tiplemesini canlandırdı. “Hindistan Cevizi”nde ise başrolü Zeki Müren’le paylaşıp yine havai bir kompozisyonu canlandırdı. Filmde yazarlığını Zeki Müren’den gizleyen Akın, daha sonraları “yazar olup gerçek kimliğini gizleyen zengin kız” rollerini sık sık tekrarlayacaktır. Nitekim yıllar sonra oynadığı “Gül ve Şeker” adlı filmde de aynı rolü canlandırmıştır. Bu filmi Sadri Alışık’la oynadığı “Efkarlı Sosyete” izler.
1967 yılında oynadığı “Sözde Kızlar” filminde başına türlü belalar gelen kızı canlandırdı. Peyami Safa’nın eserinden uyarlanan filmde Filiz Akın, morfinman olur, tecavüze uğrar ve hastane köşelerine düşer. Yeşilçam’ın güzel sarışını olan Akın; “Seni Seviyorum” filminde şımarık çiftlik kızını, “Silahlı Paşazade” filminde Cüneyt Arkın’ın aşkından yanıp tutuşan paşa kızını, “Hüzünlü Aşk” filminde bar şarkıcısını ve yine Cüneyt Arkın’la başrollerini paylaştığı “Lekeli Melek” filminde bir sekreteri canlandırdı. Daha sonra çekilen “Affedilmeyen” adlı filmdeki rol arkadaşı yine Cüneyt Arkın’dır. Bu filmin konusu da diğer birçok Yeşilçam filminin konusu olan zengin kız ve fakir erkeğin unutulmaz bir büyük aşk yaşamasıdır.
Reklam filmlerinde de oynayan sanatçı, sinemacı Türker İnanoğlu ile evlendi ve bu evliliklerinden, daha sonra tüm sinema severlerin tanıyacağı, “Yumurcak” adlı seri filmlerinin başrol çocuk oyuncusu “İlker İnanoğlu” doğdu. Sinemada özellikle romantik rolleri canlandıran Filiz Akın, 1969 yılında şarkısıyla ünlü “Reyhan” filminde Kartal Tibet’e aşık olan şarkıcı kızı canlandırdı. Yine aynı yıl “Karlı Dağın Eteği” adlı filmde bu kez Ayhan Işık’a aşık olan kızı canlandırdı. Ardından “Ağlıyorum” filminde iki kız kardeşi birden canlandırdı ve bu kez aşık olduğu erkek Ediz Hun’du. Filmlerini sahnede çokça şarkı söylediği “Cilveli Bir Kız”, “Oyun Bitti”, “Cambazhane Gülü Fadime” ve “Oyun Bitti” izler. Başarılı sanatçı, unutulmaz vapur sahnesinin olduğu “Aşka Tövbe”, intiharı seçen kadını canlandırdığı “Acı Hatıralar”, hüzünlü şarkılar söylediği “Seni Sevmek Kaderim” filmleriyle sevenlerinin beğenisini bir kez daha kazandı.
1973 yılında, Kemal Sunal’ın da ilk kez beyaz perdede rol aldığı “Tatlı Dillim” filminde yine iki kız kardeşi (biri köylü diğeri de kentli) birden canlandırdı. “Yumurcağın Tatlı Rüyaları”nda melek rolünü, “Beyaz Gül” de Kartal Tibet’e, “Memleketim” filminde de Tarık Akan’a aşık olan kadını canlandırdı başarılı sanatçı. "Ankara Ekspresi" filmindeki rolüyle “Antalya Film Festivali"nde "en başarılı kadın oyuncu" seçilen Akın, MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal'la evlendi. 1980’lerin başında sinemaya veda eden sanatçı, yıllar sonra TRT’de “Geçmiş Bahar Mimozaları” adlı televizyon dizisinde çıktı hayranlarının karşısına.
Filmleri
Geçmiş Bahar Mimozaları Humeyra 1989
Babaların Babası Nermin 1975
Yumurcak Belalı Tatil Zeynep 1975
Tatlı Cadının Maceraları Selma 1975
Memleketim Leyla 1974
Almanyalı Yarim Maria/Meral 1974
Yumurcak / Veda Selma 1974
Ağlıyorum Gamze 1973
Zambaklar Açarken Perran 1973
Acı Hayat Ebru 1973
Soyguncular Selma / Belma 1973
Karateci Kız Zeynep 1973
Tatlı Dillim Emine 1972
Yumurcak Küçük Şahit 1972
Ayrılık Suna 1972
Utanç Bahar 1972
İki Esir Zeynep 1971
Yumurcağın Tatlı Rüyaları Selma 1971
Seni Sevmek Kaderim Lale 1971
Fadime Cambazhane Gülü Fadime 1971
Oyun Bitti Zeynep 1971
Ömrümce Unutamadım- Ömrümce Aradım Selma 1971
Emine 1971
Umutsuzlar Çiğdem 1971
Küçük Sevgilim Lale Tünaş 1971
Beyaz Güller 1970
Güzel Şoför Fatma 1970
Aşktan da Üstün Selma 1970
İşportacı Kız Gül 1970
Saadet Şehri 1970
Yarım Kalan Saadet Fatoş 1970
Ankara Ekspresi Hilda 1970
Fadime Fadime 1970
Yumurcak Köprüaltı Çocuğu Selma 1970
Yuvasız Kuşlar Nermin 1970
Yumurcak Selma 1969
Dağlar Kızı Reyhan Reyhan 1969
Hüzünlü Aşk Sevgi 1969
Yaralı Kalp 1969
Lekeli Melek Selma 1969
Karlı Dağdaki Ateş Binnur 1969
Cilveli Kız Kiraz 1969
Son Mektup Selma 1969
Aşkım Günahımdır Selma Sav 1968
İstanbul Tatili Nilgün 1968
Benim De Kalbim Var Selma 1968
Ömrümün Tek Gecesi 1968
Gül ve Şeker Filiz 1968
Yuvana Dön Baba 1968
Aşka Tövbe Şehbal 1968
Efkarlı Sosyetede Selma 1968
Baharda Solan Çiçek 1968
Sabah Yıldızı Nevin 1968
Hırsız Kız Mehtap/Yıldız 1968
Kader Elif 1968
Arkadaşımın Aşkısın / Kan Kardeşim Selma 1968
Sefiller 1967
Serseriler Kralı 1967
Yıkılan Yuva 1967
Cici Gelin 1967
Hindistan Cevizi 1967
Paşa Kızı Nilgün 1967
Affet Beni 1967
Bekar Odası İffet 1967
Sözde Kızlar Mebrure 1967
Ayrılık Saati Deniz 1967
Silahlı Paşazade Nilüfer 1967
Günahkar Kadın 1966
Acı Tesadüf 1966
Affet Sevgilim 1966
Erkek Severse 1966
Bar Kızı Deniz 1966
Efkarlıyım Abiler Fatoş - Meral 1966
Kaderin Cilvesi Papatya 1966
Vur Emri Gül 1966
Kolejli Kızın Aşkı Filiz 1966
Affedilmeyen Esin 1966
Çıtkırıldım Filiz Akın 1966
Şakayla Karışık 1965
Sevinç Gözyaşları 1965
Oğlum Oğlum 1965
Mirasyedi Filiz 1965
Ölüme Kadar 1965
Fakir Gencin Romanı Filiz 1965
Babasına Bak Oğlunu Al Filiz 1965
Tamirci Parçası Oya 1965
Yankesicinin Aşkı (Yankesici Kızın Aşkı) Hacer 1965
Tığ Gibi Delikanlı 1964
Asfalt Rıza 1964
Korkunç Şüphe 1964
Paylaşılmayan Sevgili 1964
Prangasız Mahkumlar 1964
Filinta Kadri 1964
Cüppeli Gelin 1964
İstanbul Sokaklarında 1964
On Güzel Bacak 1964
Kardeş Kanı 1964
Uçurumdaki Kadın 1964
Meyhaneci / Can Düşmanı Sema 1964
Kadın Berberi Lale 1964
Şoför Nebahat Ve Kızı Hülya 1964
Gurbet Kuşları Ayla 1964
Yankesici Kız Mehtap/Hacer 1964
Genç Kızların Sevgilisi 1963
Arka Sokaklar Elif 1963
Zoraki Milyoner 1963
İki Gemi Yanyana 1963
Bana Annemi Anlat 1963
Ölüme Çeyrek Var 1963
Beyaz Güvercin 1963
Ölüm Bizi Ayıramaz 1963
Kızlar Büyüdü 1963
Beyoğlu Piliçleri Oya 1963
Bekarlık Sultanlıktır Nurşen 1963
Aşk Merdiveni 1962
Sahte Nikah 1962
Battı Balık 1962
Şehvet Uçurumu Filiz 1962
Akasyalar Açarken Filiz 1962
Ödülleri
8.Antalya Film Şenliği, 1971
En İyi Kadın Oyuncu Ankara Ekspresi
Fatma Girik (1942 - .... )
|
|
12 Aralık 1942'de İstanbul Sultanahmet'te dünyaya gelen Türk Sineması'nın ünlü kadın yıldızlarından Fatma Girik, Cağaloğlu Kız Lisesi'nde okurken orta 2. sınıfta okulu bıraktı. Sanatçının annesi Münevver Hanım, babası da Hayri Bey'dir. Her ne kadar dramatik karakterleri de başarıyla canlandırabileceğini ispatlasa da, mavi gözleri ve canlı kişiliğiyle 60’lı ve 80’li yılların filmlerine damgasını vuran Girik, oyunculuk kariyerine 1957 yılında "Leke" isimli bir köy filimiyle başladı.
Ardından 1960 yılında oynadığı "Ölüm Peşimizde" adlı kordelayla kendine bir yer edindi. filmde kötü bir ağabeyin kızkardeşini canlandıran sanatçı, yönetmen Memduh Ün'ün destekleriyle Türk Sineması'nın başarılı yıldızları arasında yerini aldı. 1968 yılında şarkıcılığa da başlayan sanatçı, 1960'lı yıllardan başlayarak yönetmen Memduh Ün'le bugüne kadar uzun bir aşk hayatı yaşamakta.
Çevirdiği köy filmleriyle bir çok ödül alan sanatçı, sinemanın krizinden sonra 1987 yılında TRT'deki "Gönül Dostları" adlı diziyle TV'ye geçti. Bu diziyle başta Kültür Bakanlığı olmak üzere çeşitli ödüller aldı. Daha sonra ekranları bırakıp siyasete atılan Girik, 1988 yılında Şişli Başkanı seçildi ve bu görevini beş yıl sürdürdü.
Başkanlığının ardından tekrar ekranlara dönen sanatçı bir televizyonda "Söz Fato'da" adlı realite programının sunuculuğunu yaptı. Sanatçının bugüne kadar oynadığı filmler:
1960: Alii, Civanmert, Çapkın Hırsız, Ölüm Peşimizde, Üsküdar İskelesi, Telli Kurşun, Vatan Ve Namus.
1961: Avare Mustafa, Boş Yuva, Duvaksız Gelin, Mahalleye Gelen Gelin, İki Damla Göz Yaşı, Seviştiğimiz Günler.
1962: Belalı Torun, Cengizhanın Hazineleri, Çöpçatan, Erkeklik Öldü mü Atıf Bey, Fosforlu, Oyuna Gelmez, Günahsız Aşıklar, Kısmetin En Güzeli, Küçük Beyefendi, Kiralık Koca, Sokak Kızı.
1963: Bire On Vardı, Bir Hizmetçi Kızın Hatıra Defteri, Badem Şekeri, Tophaneli Osman, Bazıları Dayak Sever, Bulunmaz Uşak, Barut Fıçısı Cici Katibem, Fatoşun Bebekleri, Hop Dedik, Katır Tırnağı,Kopuk, Tatlı Sert, Yaralı Aslan, Yavaş Gel Güzelim, Ziffaf Gecesi.
1964: Beş Şeker Kız, Fatoşun Fendi Tayfuru Yendi, Galatalı Fatma(Bitirim Fatma), Hizmetçi Dediğin Böyle Olur, Halk Çocuğu, Köye Giden Gelin, Kanun Karşısında, Kimse Fatma Gibi Öpemez, Keşanlı Ali Destanı, Muhteşem Serseri, Öpüşmek Yasak, Öp Annenin Elini, Varan Bir.
1965: Altın Şehir, Bir Garip Adam, Hırsız, Korkunç İntikam, Kumarbaz, Namusum İçin, Seveceksen Yiğit Sev, Severek Ölenler (Kartalların Öcü), Sevişmek Yasak, Şeker Gibi Kızlar, Şeker Hafiye, Şenol Birol Gol, Üç Kardeşe Bir Gelin, Yıldız Tepe.
1966: Allahaısmarladık Yavrum, Aşkın Kanunu Yoktur, Avare Kız, Bana Bela Derler, Ben Bir Sokak Kadınıyım, Fabrikanın Şoförü, Fakir Çocuklar, Hedef Ankara, Kucaktan Kucağa, Kolsuz Kahraman, Karakolda Ayna Var, Koca Yusuf, Ölüm Temizler, Seni Bekleyeceğim, Yiğitler Ölmezmiş.
1967: Ağa Düşen Kadın, Anadolu Kızı, Ayşecik Canım Annem, Dolmuş Şoförü, Hırsız Prenses, Kız Kolunda Damga Var, Kiralık Kadın, Ömre Bedel Kız, Son Gece, Sürtüğün Kızı, Ya Sev Ya Öldür, Yaprak Dökümü, Zilli Nazife.
1968: Ana Hakkı Ödenmez, Çöl Kartalı(Şeyh Ahmet), Ezo Gelin, Kafkas Kartalı, Köroğlu, Nilgün, Öksüz, Vuruldum Bir Kıza.
1969: Boş Beşik, Büyük Yemin, Erkek Fatma, Menekşe Gözler, Vatan Ve Namık Kemal.
1970: Duyduk Duymadık Demeyin, Ham Meyva, Kara Peçe, Sevenler Ölmez, Meçhul Kadın, Şöför Nebahat.
1971: Acı, Mahşere Kadar, Mualla, Önce Sev Sonra Vur, İki Ruhlu Kadın, Kerem İle Aslı, Satın Alınan Koca, Solan Bir Yaprak Gibi, Yarın Son Gündür.
1972: Namus, Evlat, Ekmekci Kadın, Leyla İle Mecnun, Murat İle Nazlı, Vahşi Bir Kız Sevdim
1973: Dağdan İnme, Gönülden Yaralılar, Ezo Gelin, Hz. Ömer'in Adaleti, Kızgın Toprak, Kambur, Lekeli Kadın(Kızım), Agrı Dağı Efsanesi, Toprak Ana, Rabia Hatun
1974: Önce Vatan, Kalleş, Talihsiz Yavrum, Kuma,
1976: Kadın Hamlet(İntikam Meleği).
1977: Hatasız Kul Olmaz, Meryem Ve Oğulları.
1978: Ölmeyen Şarkı, Ana Ocağı.
1981: Kanlı Nigar.
1982: Kaçak.
1983: Nefret, Postacı.
1984: Yakılacak Kadın.
1985: Yılanların Öcü.
1986: Oğlum Oğlum.
1987: Hacer Ana-1-2, Japon İşi, Gönül Dostları.
1988: Kadın Dul Kalınca, Sevgilerin En Güzeli, Bu Devrin Kadını, Tek Başına Bir Kadın, Namusun Bedeli.
1990: Ana(Gün Ortasında Karanlık).
2000: Benim İçin Ağlama.
2001: Bize Ne Oldu.
|
|
|
|
|